8 Ağustos 2007 Çarşamba
Rahat Rahat Dolaştığımız Mağazalar Depreme Hazırlıklı mı?
Yaz soğuklarında püfür püfür klimalı serin mağazalar. Marketlere girip, evinizin tüm ihtiyacını kolay ve birçok seçeneği bir arada görerek alma imkanı ya da bir alışveriş merkezinde, rahatsız eden olmadan onlarca mağazayı dolaşabilme özgürlüğü...
Dinlenme alanları, otoparkı, tuvaletleri, yeme içme alanları, sineması ile kent insanının kendini en rahat ve güvende hissettiği mekanlar...
Peki insanlara bu duyguları yaşatan perakendeciler, Türkiye’nin önemli bir gerçeğine; ‘depreme’ yeterince hazır mı?
Bina sağlamlığı açısından alışveriş merkezlerinin önemli bir sorunu olmadığını düşünebiliriz. Neticede büyük metrekarelere kurulan ve inşaat alanındaki en modern sistemlerin kullanıldığı yapılar bunlar. Fakat depremde yıkılan yapılar kadar, devrilen veya sürüklenen eşyaların, yangınların, patlamaların ve panik halindeki insanların birbirine verdiği zararın can kaybına yol açtığını tüm uzmanlar dile getiriyor.
Gece geç saatlerde yaşanan 1999 depreminde bunlar olmadı. Alışveriş merkezleri ve marketler kapalıydı. Ancak insanların yoğun olduğu bir saatte, örneğin haftaiçi bir akşam üstü, haftasonu bir öğleden sonra ya da Ramazan ayında iftardan birkaç saat önce deprem yaşanırsa ne olur?
Küçük metrekarelerde hizmet veren marketler için iyi yer bulmak giderek zorlaşıyor. İyi bir yer bulunduğu zaman hemen mağaza açmak için yarışıldığı bir dönemdeyiz. Birkaç ufak dükkanı birleştirip tek bir markete çevirmek de sıkça gördüğümüz bir uygulama. Bu mağazaların çoğunda küçük bir çıkış kapısı var. Çoğunlukla tamamen cam olan bu kapılarda, genellikle de alışveriş merkezlerinin kullandığı patlamayan bor alaşımlı camlar kullanılarak ekstra masraf edilmiyor.
Bu kapıların önünde genelde çok yer kaplayan POS cihazları ve market arabaları duruyor. Kasanın yanında ve tepesinde duran ürünler kafanıza düşüp yaralanmadan ya da market arabalarına çarpmadan kapıya ulaşırsanız bir sorun daha var. O da deprem anında genelde kapıların sıkışması. Dar kaldırımlar üzerine, işlek alanlara açılan mağazalar, kaldırımdan geçen insanları yaralamamak için normal görünen bir uygulamayla kapılarını içeri doğru açıyor. Ancak içeri açılan kapının, menteşelerdeki basınç nedeniyle deprem anında sıkışma riski var.
Kapı açıldı, cam kırılmadı, birileri koşarken size çarpmadı ve kendinizi dışarı attınız. Bu durumda dahi ya yine yıkılma tehlikesi olan binanın altında beklemek, ya da kendinizi yola arabaların içine atmak zorundasınız.
Aslına bakarsanız uzmanların da söylediği gibi yapılabilecek en mantıklı şey, olduğunuz yere çöküp paniğe kapılmadan beklemek. Ancak bunun için tabi ki marketin bulunduğu yapının sağlam olması gerekiyor.
Yapı sağlam olduğu takdirde en büyük tehlike, raflardan düşen ürünler... Bazı marketlerin sınırlı metrekarelere daha fazla ürün sığdırabilmek adına inanılmaz sıkışıklıkta raf aralıkları bıraktığını hepimiz görüyoruz. Bu durumda mağaza içinde güvenli çok fazla alan da kalmıyor. Mağazanın içinde çalışan gaz kaynakları ve fırınlar da, eğer o anda sigara içen bir personel varsa çok büyük bir tehlike arz ediyor.
Mağazalara izin verilirken mutlaka binanın sağlamlığının tespit edilmesi, kapıların standartlara uygun, deprem anında elektrik kesilse bile enerjisi kesilmeyen otomatik açılır kapılar olması, döner kapı kesinlikle kullanılmaması, mağaza içindeki ayna ve camların parçalanan değil kendi içine dökülen camdan yapılması, rafların arasında dökülen ürünlerden korunacak güvenli bir mesafenin bulunması, gazı otomatik kesen bir sistem olması, yangın söndürücülerin yeterli sayıda olması, personele kullanma eğitimi verilmesi ve bakımlarının periyodik yapılması, personelin sigara içmemesine maksimum hassasiyet gösterilmesi ilk akla gelen uygulamalar.
Bunların şu anda ne kadarının uygulanabildiği ise AMPD ve PERDER’lerin konuyla ilgili tatmin edici çalışmalar yapmamasından dolayı henüz bilinmiyor. Ancak bizim gördüklerimiz çok iç açıcı değil.
Karamsar bakış açısını bir kenara bırakıp bardağın dolu tarafından bakarsak, mağazaların birçoğunda gaza duyarlı yangın sistemleri olduğunu unutmamak gerek. Perakendeciler, mağaza açabilme izni alırken belediyelerden bina sağlamlığı ve diğer prosedürlerde gerekli izinleri de alıyorlar.
Dolayısıyla mağazanın içinde kalmak aniden sokağa fırlamak veya kapıya yüklenmekten çok daha güvenli. Tam bu noktada karamsarlığımız yine ortaya çıkıyor çünkü personel sirkülasyonu yüksek sektörde, deprem anında ne yapılacağına, müşterinin ve kendilerinin can güvenliğini nasıl sağlayacaklarına dair eğitim uygulamalarına neredeyse hiç rastlanmıyor.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder