24 Temmuz 2007 Salı
2010 Öngörüleri Üzerine Beyin Fırtınası
Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Derneği (AMPD) ile PricewaterhouseCoopers (PCW) Türkiye’nin ortak hazırladığı ‘Türk Perakende Sektörünün Değişimi ve Ekonomi Üzerindeki Etkileri’ raporunda 2010 yılında hızlı tüketim ürünleri pazarının Türkiye’de 199 milyar dolarlık büyüklüğe sahip olacağı ve organize perakendenin bu pazardan yüzde 45 pay kapacağı yazıyordu.
Umut verici bir öngörü, dileğim de bu yönde. Ancak hem bayilik sistemini revize edip modern mağazacılığa dönülmediği, hem de kayıt dışını önleme yolunda ciddi atılımlar atılmadığı takdirde bu öngörüler iyimserlikten öteye geçemiyor.
Dünyada gıda alanında trendler geçmişe dönüş ve nostalji rüzgarları estiriyor. Şimdi içkinin, peynirin, zeytinin, zeytinyağının, meyvenin, sebzenin doğalını, özelini satan butik dükkanlar yükselişte. Bir zamanların işini bilen, kalender şarküterileri, bakkalları, manavları şimdi Avrupa’da farklı görünümlerde cilalandı ve yeni trend oldu anlayacağınız... Her zaman söylediğim gibi işini bilen bakkal ölmez...
Peki cirolar nereden gelecek? Kozmetikten, müzikten, kitaptan, elektronik ürünlerden vb... Nitekim kişisel bakıma ayrılan bütçeler artıyor, müzik ve bilgisayar oyununa paraya ayırmaya meyilli ciddi bir kentli nüfus oluştu, cep telefonları, film oynatıcıları ve taşınabilir müzik sistemlerinin peynir ekmek modelinde satıldığını zaten biliyoruz.
Öte yandan daha batımızdaki sistem, tüketici satın almasını sürekli tetikleyecek dinamikler üzerinde giderken, bizde işler bu noktada karışıyor. Müzik, oyun ve film sistemlerini satıyorsun ama 25 liraya aldığın CD’yi 2 liraya, 40 liraya aldığın filmi 5 liraya, 200 - 250 liraya aldığın oyun DVD’sini 3 liraya satan varken bu işin organize perakende için gerisi yok... Senin sunduğun hizmet işportacılara yarıyor, sana değil ki... Bu konuda yasal tedbir almak kadar, yeni bir vergilendirme ve fiyat politikası belirlenmesi de gerekli.
Avrupa Birliği uyum süreci devam ettiği takdirde kayıt dışını önlemek adına ciddi tedbirler alınacaktır. Tabi ki henüz elektronik marketlerin, bu konularda devlete bastıracak, önemli yaptırımlar uygulatabilecek gücü ve etkinliği yok ama bu hızla büyüme yaşanırsa bu gücü elde etmeleri yakındır.
Benzerini biraz daha uzun vadede, bayilik sistemini değiştirmeleri için üreticilere baskı yapmaya başlayabilecek yapı marketler için de söyleyebiliriz. Teknoloji marketleri ve yapı marketler güçlerini artırıp alışveriş alışkanlıklarını değiştirmeye muktedir olursa, öncelikle üreticiler olmak üzere herkesin suyun değişen akış yönüne göre yeniden şekillenmesi gerekecek.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder