23 Ağustos 2010 Pazartesi
Hiç Anlamadım Ben, Bu Nasıl Oluyor?
Alman çevirme piliç markası WienerWald, Türkiye’de bir yılda 30 restoran açarak markanın 55 yıllık tarihindeki rekorunu kırdı.
İyi güzel ama ben bu işi hiç anlamıyorum.
WienerWald, Almanya ve Avusturya'da güçlü bir zincir. Ancak bu zincirin gücü Almanlar'ın akşamüstü buluşma mekanı olmasından kaynaklanıyor. Orada akşam işten çıkınca WienerWald'a uğrayıp bira, patates yapmak artık geleneksel. Yanında da envai çeşit tavuk yiyebiliyorlar. Mutfak konusunda tam bir kazma olan bu ülkeler için bulunmaz hint kumaşı.
Ancak Türkiye'de WienerWald'ın içki ruhsatı yok. Yani bira patates olayı yok. Yemeklerin ise tavuğun üzerine bir takım baharat ve otlar atmak dışında hiçbir esprisi yok. Herhangi bir esnaf lokantasında tavuk yemeği söyleyip "Hocam şunun yanına biraz nane, kekik getir" dediğinizde 5 veya 6 TL öderken, burada naneli tavuk yediğinizde 12 lira ödüyorsunuz.
Birayla özdeşleşen bir markanın bira satmadan, mutfağında yüzyıllardır 40 çeşit tavuk yemeği pişen bir topluma üstüne azcık nane döküp, acayip fiyata tavuk yedirmesini, bir da başarılı olup yılda 30 restoran açmasını ben anlayamıyorum.
Bu arada ilginç bir not; "WienerWald Türkiye Yöneticisi Kaan Bilbay, Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü mezunu. Bir tesadüf sonucu WienerWald temsilcileriyle tanışmış. Bu kişiler Türkiye'ye girmek istediklerini söyleyince onlara ‘Deli misiniz, Türkiye’de tavuk mu satılır, her yerde tavuk var’ demiş. WienerWald yetkileri ise onu akşam yemeğe davet etmiş, çalışma sistemlerini anlatmış ve işe ikna etmiş.
Neticede ise ilk yıllarında 24 milyon Euro ciro yapmışlar ve 30 mağaza açmışlar.
Bu gerçek bir başarı hikayesi midir? Veya biz gün geçtikçe damak zevki giderek daha körleşen, mutfak kültürü ölen bir ülkeye mi dönüşüyoruz?
Karar sizin...
Afrika'da Üçüncü Yatırımcı
2000'li yılların ortalarında Afra, Sudan'da bir market açılışı yapmıştı. Oldukça büyük ses getiren bu açılışa Türkiye'den de kalabalık bir basın grubu götürülmüştü. Öte yandan açılış sırasında söz verilen şarkıçının sahneye çıkmaması sonucu daha ilk günden mağazanın camları indirilmiş ve yağma yaşanmıştı. Şimdi adını hatırlayamıyorum ama bu şarkıcı Sudan'ın İbrahim Tatlıses'i gibi bir şeydi.
Sonrasında bu yatırımın ömrü çok uzun sürmedi ve Afra Sudan'dan çekildi. Nihayetinde mağazalarını Makromarket'e satarak perakendeden tamamen çekilmeleri de çok zaman almadı.
İkinci deneme olan Bim'in Fas macerası ise ilkinin aksine gayet başarılı gözüküyor ve gün geçtikçe büyüyor. Bunda Bim'in mağazacılık tarzının Afrika halkının alım gücüne uygunluğu, Fas'ın Sudan'a göre siyasi ve ekonomik istikrarının yüksek olması gibi etkenler var. Bu konu hakkında daha detaylı bir yazı yazmayı ilerleyen günlerde düşünüyorum.
Şimdilerde ise yerli perakendenin önemli isimlerinden KİM'in böyle bir niyeti olduğunu duyuyoruz. Ülke ise yine Sudan. Açıkçası Afra'nın kötü tecrübesinin ardından ben Fas ya da Tunus gibi ülkeler dururken Sudan'ı tercih etmezdim. Öte yandan KİM de bu kararı tek başına durup dururken almış değil. Firmanın yöneticileri Sudanlı bir yatırım gurubunun daveti üzerine bu ülkeye gitti.
Görüşmelerin olumlu geçtiği ve bu yatırımın yakın tarihte ciddi şekilde hayata geçme olasılığının yüksek olduğu açıklandı. KİM'in şu anda ise İstanbul ve İzmit’te toplam 52 şubesi bulunuyor.
Wal-Mart, Daha Az Sattı, Daha Çok Kazandı
Wal-Mart yazılı açıklamada tüketicilerin harcama eğilimindeki zayıflığın devam etmesinin beklendiği bu nedenle kârlılığı arttırmak için harcamaları kısmaya odaklanıldığı belirtildi.
Açıklamada uygulanan sert indirimlerin bile satışları istenilen düzeyde arttırmadığı vurgulandı.Wal-Mart‘ın 31 Temmuz’da biten üç aylık dönemdeki kârı 3 milyar 600 milyon Dolar oldu. Şirketin bir önceki yılın aynı dönemindeki kârı 3 milyar 48 milyon Dolar’dı.
Toplam gelirler de yüzde 2,8 oranında artarak 103,7 milyar dolara yükseldi. En az bir yıldır açık olan mağazalardaki satışlarsa yüzde 1,8 oranında geriledi.
Yıl başından bu yana yüzde beşin üzerinde gerileyen Wal Mart hisseleri açıklamanın ardına yükselişe geçti.
19 Ağustos 2010 Perşembe
Japonlar Türk Göbeği Yapacak
Merkezi Japonya'nın Tokyo kentinde bulunan Türk firması Baharu'nun Yönetim Kurulu Üyesi Soner Öner, baklavadan zeytinyağına, balıktan kuru üzüme kadar onlarca ürünü Japon damak tadına ''Marre'' markasıyla sunduklarını, Türk ürünlerine yarattıkları güven sayesinde meslektaşlarının bu ülkedeki yolunu açtıklarını söyledi.
Öner, 12-13 saat süren uçak yolculuğuyla ulaşılabilen, bu zorluk nedeniyle de Türkiye'nin pazar arayışında ihmal ettiği Japonya'nın aslında Türkiye için önemli bir pazar alternatifi olduğunu söyledi.
Kişi başı 36 bin dolarlık yıllık milli gelirle dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer alan Japonya'ya 12 yıldan beri Türk gıda ürünlerini pazarladıklarını, ilk yıllarda önemli zorluklar yaşadıklarını ancak, ''marre'' markasıyla sundukları bu ürünlere artık güven oluştuğunu anlatan Öner, ''Pirinçten başka her şeyin satın alındığı Japonya'da Türk markasına güveni sağlamanın huzurunu yaşıyoruz'' dedi.
Şirketlerinin yönetim kurulu başkanlığını uzun yıllardır Japonlarla ticaret yapan ve Türkiye'de tekofaks ile tanınan Ayhan Bermek'in yürüttüğünü belirten Öner, onun tecrübelerinin şirketlerinin başarısında öncelikli paya sahip olduğunu söyledi.
Öner, salçadan ayçiçek ve zeytinyağına, incirden meyve suyu, kayısı, salça, makarna, baklava, balık ve kuru üzüme kadar onlarca Türk gıda ürününü Japon damak tadıyla buluşturduklarını belirterek, ''Aslında Japonlar'ın damak tadıyla Türk damak tadının benzerliği bile yok. İlk zamanlar Japonlar bu tatları yadırgadılar ancak, şimdi severek tüketiyorlar'' dedi.
Japonya'daki dev market zincirleriyle çalıştıklarını ifade eden Öner, ''Japonlar Türk halkını seviyor. Burada kendi ülkemizde gibi yaşıyoruz. Gönül bağlılığı ticaretimizdeki sorunları aşmamıza da yardımcı oluyor. Japonlar ürün alırken kılı kırk yararlar ancak, bir kez güvendikleri zaman da asla vazgeçmezler'' diye konuştu.
Tesco, Carrefour'a Göz Kırptı
İngiliz perakende devi Tesco, Carrefour’un Asya’daki yatırımlarıyla ilgilenebileceğini açıkladı. Tesco’nun CEO’su Sir Terry Leahy The Financial Times’a yaptığı açıklamada Carrefour’un Asya’daki özellikle de Tayland ve Malezya’daki mağazalarının kendileri için gayet uygun olabileceğini belirtti.
Leahy yaptığı açıklamada, “Firmamız açısından bakıldığında, yapılan yatırımları devralmak mantıklı bir karar olarak görünüyor ama elbette karar verme durumunda fiyat çok önemli bir faktör. Daha önce de bölgedeki fırsatlara yönelik Homever kuruluşunu (2008 yılında Carrefour tarafından satın alınan Koreli firma) satın almıştık” dedi.
Carrefour’un satılığa çıkan yatırımlarıyla ilgilenme ihtimali olan başka firmalar da mevcut. Bunlardan biri olan Fransız perakende zinciri Casino, potansiyel fiyat teklifi konusunda görüşmek ve tavsiye almak üzere şimdiden Deutsche Bank’tan randevu aldı.
Carrefour’un mağazalarını satışa çıkarma sebeplerinden en önemlisinin, gücünü dağıtmak yerine pazar lideri olma potansiyelinin mevcut olduğu pazarlara odaklanmak, gücünü bu pazarlar üzerinde yoğunlaştırmak istemesi olduğu biliniyor.
18 Ağustos 2010 Çarşamba
Carrefour'dan İlginç Hamle
Perakendeci olarak bildiğimiz Carrefour, enteresan bir hamle yapıyor. La Parisien Gazetesi’nin haberine göre Carrefour Total Benzin İstasyonları’ndaki dükkanların tedarikçisi oluyor. İlk etapta 4500 benzin istasyonunun 2000’ini kapsayacak anlaşma sonucu dükkanların ismi değişmeyecek.
Bu anlaşmayla Carrefour çok daha fazla alkolsüz içecek, çerez, şekerleme, bisküvi satacak ve bunu tedarikçilere olan pazarlıklarına yansıtacak.
IKEA, Paris Metrosuna El Attı
IKEA'nın kütüğü keselim, beyaza boyayalım, uygun fiyata satalım, yanına da 15 tane köfteyi yedirelim mantığı Fransa'da çok işlemiyor. Bunun nedeni Fransızlar'ın zevklerinin İsveç zevkleriyle örtüşmemesi olabilir tabi.
Öte yandan IKEA da, kendini Fransızlara sevdirmek adına ilginç hamleler yapmaktan geri durmuyor. Şirket bunun için Fransa’da yeni bir pazarlama kampanyası başlatıyor. IKEA Fransa’da Paris’in en yoğun metro istasyonu olan Opera ve Concorde’un yolcu bekleme ve dinlenme yerlerini IKEA’nın mobilyalarıyla donatıyor. Metronun gelmesini bekleyen yolcular IKEA konforunu tecrübe edecekler.
Öte yandan IKEA da, kendini Fransızlara sevdirmek adına ilginç hamleler yapmaktan geri durmuyor. Şirket bunun için Fransa’da yeni bir pazarlama kampanyası başlatıyor. IKEA Fransa’da Paris’in en yoğun metro istasyonu olan Opera ve Concorde’un yolcu bekleme ve dinlenme yerlerini IKEA’nın mobilyalarıyla donatıyor. Metronun gelmesini bekleyen yolcular IKEA konforunu tecrübe edecekler.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)